Sana hicret ediyorum, kabul buyur rabbim
Hicret, yalnızca bir yer değiştirme değildir. Günümüzün diliyle söylersek: hicret, konfor alanını terk etmektir.
Geçtiğimiz hafta Hicrî yılbaşının 1447. yıldönümünü idrak ettik. Hicret, bilindiği üzere Allah Resûlü’nün, İslam’ın artık yaşanamaz hâle geldiği Mekke’den, yeni bir toplumun inşa edileceği Medine’ye Allah’ın izniyle yaptığı kutsal göçtür. Kur’an’da bu göç, büyük bir mükâfatla müjdelenmiştir:
“Ben, erkek olsun kadın olsun, içinizden çalışan hiçbir kimsenin amelini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin günahlarını elbette affedeceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” (Âl-i İmrân, 195)
Ancak hicret, yalnızca bir yer değiştirme değildir. Günümüzün diliyle söylersek: hicret, konfor alanını terk etmektir. Allah rızasını her şeyin önüne koyarak yeni bir yaşama tutunmaktır. Kolay değildir; çünkü yoldayken kayıplar olabilir. Ama sonunda cennet vardır.
Kim Karlı Bir Alışveriş Yapmak İstemez ki?
Allah Resûlü ile henüz Peygamberlik gelmeden önce arkadaşlık kuran ve İslam daveti başladığında gizlice Dârülerkam’a giderek ilk inananlardan olan Süheyb b. Sinan, yıllarca canına dişini takarak biriktirdiği malları Mekkeli müşriklere bırakmak şartıyla hicret edebilmiştir. Çünkü müşrikler, Suheyb’in malları yanlarında iken biriktirdiğini bahane ederek onu şehirde tutup Allah Resulü’ne ulaşmasını engellemek niyetindeydiler. Medine’ye vardığında durumu Allah Resûlü’ne anlatan Süheyb’e Resûlullah (sav) “ne kârlı bir alışveriş yaptın!” diyerek iltifatta bulunmuştur.
İşte böyle bir hicretin sevabından bizim de payımız olabilir. Çünkü Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
“Muhacir, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak durandır.” (Buhârî, Îmân 4)
Bu tanım, hicreti yalnızca zamana ve mekâna sıkıştırmaz; bize de kapı aralar. Bir İslam âlimi şöyle demişti:
“İçinde televizyon olan odadan, olmayan odaya geçmek de bir hicrettir.”
Bugün için söyleyelim: Sosyal medyada kendini kaybetmek yerine telefonu bir kenara bırakıp secdeye varmak, gıybeti terk edip zikri çoğaltmak hicret sevabını aldırır mı bilinmez. Ancak niyetimiz de irademiz de duamız da bu yönde.
Şimdi yeni bir sayfa açın ömrünüze. Sizi Allah’tan uzaklaştırıp ruhunuzu dibe çeken, gönlünüzü kafeslere kilitleyen her şeyi geride bırakın ve deyin ki: “sana hicret ediyorum, kabul buyur Rabbim.”
İnançlı ol,
Ahlaklı ol,
Kararlı ol,
Sabırlı ol,
Zulme karşı dimdik ayakta ol ve
Sadece Allah rızasını gözet.
Hicretin mübarek olsun…