‘Mış’lı şimdiki zaman

‘Türkçemizde böyle bir zaman yok, o ‘mış’lı geçmiş zamandır’ diyorsunuz muhtemelen. Dil bilgisinde böyle bir zaman yok tabi ki ama dünyamızda ‘mış’lı şimdiki zamanları yaşayanlar var.

Dr. Kazım Doğan Eroğulları

Yani, insan için ekmek gibi su gibi en temel yaşamsal ihtiyaçlardan olan şeyler varmış gibi görünüyor ama aslında yok oralarda. Gelin birlikte bakalım bu yeni zamana ve bunu yaşayan insanlara.

Bizim bir anayasamız var ve bütün haklarımız güvence altında. Fakat anayasası kağıt üstünde kalmış ama gerçekte anayasası uygulanmayan ülkeler var yazık ki günümüzde. Anayasalarında yurttaşların güvence altına alınmış hakları varmış gibi ama yok. ‘Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz ‘demişti bizim ülkemizde dönemin Cumhurbaşkanı. Neyse ki bizim siyasetçilerimiz çok sorumlu ve ahlaklı. Dünyanın en özgür anayasası olan anayasamıza da sadakatle bağlılar da delinmedi anayasamız. Oysaki o insanların yaşadığı ülkede, delik deşik edilen anayasayı takan da yok uygulayan da.

Vatandaşlarının ifade özgürlüğü var sözde ama aslında yok. Herhangi bir konuda yönetenlerin hoşuna gitmeyecek herhangi bir düşüncesi ve ifadesi için onları perişan edecek hukuk sopası, keyfi uygulanacak bolca ceza maddesi ve uygulayacak hakim savcı var onlarda. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik vs. diye başlayan veya bilmem neyi alenen aşağılamak vs diyen ve konuşanların hayatlarını karartmaya aday maddeler. Vedat Türkali’nin ‘Düşündüğünü söylemekten korkmaya başlarsa bir kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.’ dediği yerdeler. Onlara ve yaşadıklarına bakınca ülkemizin ve yaşamımızın kıymetini bilmemiz gerek diyor insan.

Basınları da özgür. İktidarlarını övmek, yağlamak konusunda sınırsız özgürlüğe sahip olan basınları, iktidar aleyhine yazacağı en küçük bir satır yazısı, en küçük bir haberi bile günlerce ekran karartma ve devasa para cezalarıyla ödüllendiriliyor (!) oralarda. Tabi ki sadece bu değil ödülleri muhalif yazarların. Güzel bir cezaevi dinlencesi de promosyon olarak veriliyor. Her olayda anında matbu bir mahkeme kararıyla yayın yasağı getiriliyor ve haber alma hakları yerine belgeseller izliyorlar güzelce. Onlarca gazete ‘sanki bir yerden talimat almışçasına’ aynı manşetle çıkıyor, onlarca kanalda aynı anda, aynı konu ve aynı yayın. Düşünsenize ne kadar tuhaf bir durum. Ne mutlu bize ki özgür bir basınımız var.

Bizim ülkemiz bir hukuk ülkesi ve bağımsız yargımız var ama onlarda öyle mi? Tabi ki hayır. Onlar ‘bir hukuk yetmez’ demişler ve ikili hukuka geçmişler yani hukuk zengini onlar. Birinci hukukları, iktidar ve yanında yer alanlara uygulanan hukuk. İkinci hukukları da iktidara mensup bile olsa iktidarın uygulamalarını eleştiren tüm muhaliflere uygulanan hukuk. Tabi ki bu iki hukukun sonuçları da farklı yaşanıyor. Hukukun birinden faydalanıyorlarsa, suç bile işleseler ödüllendiriliyorlar ama diğer hukuka tabi iseler suçsuz olsalar da cezalandırılıyorlar. Bağımsız yargılarının dağıttığı adalet bazıları için varmış gibi ama yok.

Bizim ülkemizde seçme ve seçilme özgürlüğü, hakkı var ama onlarda bizdeki gibi bir seçme seçilme özgürlüğü de yok, yani aslında varmış gibi ama yok. Eğer seçtikleri kişiler beğenilmediyse hemencecik yerine başka bir ‘seçilmiş’ konuyor kayyım olarak. Biz size seçme hakkı verdik ama siz seçemediniz, olmamış, biz sizin yerinize tekrar seçtik diyorlar onlara. Ama çok heyecanlı oluyor oralarda seçim günleri, Sandık başına gidip oy kullanıyorlar ve verdikleri oyun kaybolmaması için nöbet bekliyorlar. Gerçi o da bir işe yaramıyor. Oy verdikleri adaylar, oylarla birlikte tam da karşıda yer alan başka bir siyasi partiye gidiyorlar güle oynaya. Tabi bizim ülkemizde alışmadığımız bu siyasi ahlak sorunları orada yaşayanlar için çok sıradan.

Anayasalarında laiklik kavramı var ama aslında fiilen yok. Kutsal İbadethanelerde kadınların anayasal hakları ve özgürlüğünü yok sayan, kıyafetinden miras hakkına kadar birçok konuda haklarını ortadan kaldırmaya çalışan nasihatler veriliyor ibadet edenlere.  Okulları da tarikatlara teslim etmişler. Din kültürü ve ahlak bilgisi yerine tarikat bilgileri veriliyor pırıl pırıl çocuklara. Neyse ki bizim ülkemizde laiklik anayasal güvence altında da böyle sıkıntılar yaşamıyoruz.

Daha onlarca konu sayılabilir sözde var gibi olan ve aslında olmayan oralarda. Peki bir hekim olarak bu insanların yaşadıklarını niye yazdım. Çünkü bunlar sağlığı doğrudan etkileyen şeyler. Bu şartlarda yaşamak hem bireyin sağlığını hem de toplumun sağlığını bozuyor. Bunları yaşayan bir toplumda sağlıktan bahsedilebilir mi.

Oradan bir arkadaşım aradı ve sordu ‘peki ne yapabiliriz diye’ geçenlerde. Onunla ne konuştuğumuzu da başka bir yazıda anlatayım.

Özgür, mutlu,korkmadan yaşadığımız ve mış gibi yaşamadığımız güzel günlerde görüşmek dileğiyle dostlar. Sağlıkla kalın.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
‘Mış’lı şimdiki zaman - 22.08.2025 15:49
Bay bakanları takdimimdir - 25.07.2025 10:06
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ