EMEP’li Karaca’dan İklim Yasası Tepkisi: “Bu Yeşil Makyajlı Talan Yasasıdır”

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, TBMM’de görüşülen İklim Yasası tasarısına tepki gösterdi. Tasarıyı “yeşil makyajlı talan yasası” olarak nitelendiren Karaca, yasanın doğayı değil, sermayeyi koruduğunu söyledi.

EMEP’li Karaca’dan İklim Yasası Tepkisi: “Bu Yeşil Makyajlı Talan Yasasıdır”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen İklim Yasası tasarısına EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca tepki gösterdi. Tasarıyı “yeşil makyajlı talan yasası” olarak nitelendiren Karaca, kanunun doğayı ve yaşam alanlarını korumak yerine sermaye çıkarlarını öncelediğini savunarak “Bu yasa, patronların doğayı daha kolay yağmalaması için hazırlandı. Adı iklim, özü talan yasasıdır” dedi.

“AKP’Lİ VEKİLLER TALANDAN DOĞRUDAN NEMALANACAK”

Karaca, geçtiğimiz hafta komisyondan alelacele geçirilen madenlere ilişkin yasa teklifinin arkasında, doğrudan maden ve enerji yatırımlarından kazanç sağlayan bazı AKP milletvekillerinin olduğunu belirtti. Milletvekillerinin ismini vererek yaptığı açıklamada Karaca, AKP Milletvekili Yusuf Ahlatcı’nın altın tüccarı kuzeninin düğününde dağıtılan zeytin fidanlarını örnek göstererek, “Jet uçaklarıyla misafirlerin taşındığı düğünde nikah şekeri niyetine “zeytin fidanı” dağıtıldı. Bu, halkla dalga geçmek değil de nedir? Zeytinlik arazilerinin talan edeceksin; doğa katlinin faili olacaksın, zeytinliklerini korumaya çalışan köylüye zulmedeceksin… 2 gün sonra kına yakar gibi zeytin fidanı dağıtacaksın! Utanın diyeceğiz ama utanmayacaklar” sözleriyle tepki gösterdi.

Bir diğer örnek olarak da AKP Milletvekili Cantürk Alagöz’ü işaret eden Karaca, Alagöz’ün sahibi olduğu maden şirketinin Giresun Harşit Vadisi’ndeki kaçak kimyasal atık havuzlarının, su kaynaklarını kirlettiğini ve insana da doğaya da ölüm saçtığını belirtti.

Alagöz maden sahasında patron, Meclis’te vekil olduğunu ifade eden Karaca “Halk her yerde halk; doğayı korumak için mücadele ediyor. Halk her yerde halk! Kendi köyünde de, Meclis’te de yaşam alanları için mücadele ediyor!  Harşit Vadisini korumak isteyen halk maden şirketinde patron olan Alagöz’le, Meclis’te de vekil olan Alagöz’le mücadele ediyor! Alagözlerin yüzü kararmıyor! Köylünün gözünün içine baka baka doğayı sömürüyor” dedi.

İKLİM KRİZİNİN ASIL SORUMLUSU KİM?

Karaca, İklim Kanunu’nun patronların doğayı daha kolay yağmalaması için hazırlanan bir yeşil makyajlı talan yasası olduğunu belirten Karaca “Alagözler, Ahlatcılar, maden patronları, talancılar cebini doldursun diye bugün bir kez daha karşımıza aynı talanın bir diğer adı olan iklim kanunu çıkartıldı.” Sözleriyle Meclis Genel Kurul’una gelen yasa teklifine değindi. 

Kanunların patronlar lehine çıkartıldığına vurgu yapan Karaca, “Bu iklim yasasını hazırlayanlar, Yırca’da zeytinliklerini savunurken dayak yiyen köylü kadınları gördü mü? Muğla’da, İkizköy’de 800 yaşındaki zeytinlerin kökünden sökülüp termik santral için toprağa gömülmesine karşı direnenleri dinlediler mi?Aydın’da JES’lere karşı çığlığı bastırılan köylüleri, Manisa’da asitli toprakta tarım yapmaya çalışan çiftçileri, Adana’da madenin suyunu zehirlediği halkı, Erzincan İliç’te toprağın altında kalan işçilerin ailelerini duydular mı? Hayır! Onlar patronları, maden şirketlerini, karbon borsalarını, AB fonlarını dinledi.” dedi.

İklim krizinin asıl sorumlusunu “Aydın’ın dağını delen jeotermal şirket, İkizköy’ü dumana boğan termik santral, Karadeniz yaylalarına HES diken inşaat patronu” örnekleriyle aktaran Karaca “Ama iklim krizine çözüm bulmak diye sunulan bu yasa ne yapıyor? İklim krizinin esas sorumlularına ‘yeşil yatırım’ adı altında halkın cebinden teşvik veriyor.Yani iklimi bozan, doğayı talan edenlere yeni kredi, halka direnenlere yeni ceza! Bir yanda Afşin-Elbistan’da kömür tozuyla ciğeri sönen çocuklar var, bir yanda o kömürü “enerji güvenliği” diye meşrulaştıran devlet yetkilileri. Bir yanda Ergene Havzası’nda toprağında tarım yapamayan kadın köylüler, bir yanda o atıkları denize boca eden tekstil patronlarına verilen ‘çevreci’ sertifikalar var.” sözleriyle

Yasanın karbon ticaretine dayandığını ve kirletenin para ödeyerek yoluna devam edebileceği bir sistem sunduğunu belirten Karaca, “Bu yasanın dili neoliberalizmdir, hedefi doğayı metaya çevirmektir” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN ÖRNEKLER

“Bu yasa, zeytini değil santrali; üreticiyi değil suyu tüketeni; çevreyi değil OSB’leri koruyor” diyen Karaca, yasanın halkın değil şirketlerin çıkarına olduğunu vurgulayarak şu örnekleri verdi:

●             “Ege’de İkizköy’de, Milas’ta halk zeytinliklerini korumaya çalışıyor. Ama termik santraller, “enerji güvenliği” bahanesiyle zeytin ağaçlarını söküyor. Bu yasa, zeytini değil, santrali koruyor!

●             Karadeniz’de, Giresun’dan Rize’ye kadar HES projeleri yaylaları kurutuyor. Dereler borulara hapsediliyor. Ama bu yasa, HES’i yapan patrona “yeşil yatırımcı” diyor!

●             İç Anadolu’da, Konya ovası çöküyor. Yeraltı suyu tükenmiş. Ama tarımı ayağa kaldıracak önlem yok. Bu yasa, suyu tüketeni değil, üreticiyi suçluyor!

●             Doğu’da, Erzincan İliç’te siyanürlü maden çöktü. Dokuz işçi hâlâ toprak altında. Ama bu yasa, siyanürlü altıncıya “sürdürülebilir madencilik” belgesi veriyor!

●             Marmara’da, Bursa’daki organize sanayi bölgeleri, fabrikalardan çıkan kimyasalı toprağa boca ediyor. Ama bu yasa, işçilerin sağlığını değil, OSB’lerin büyümesini planlıyor!

●             Akdeniz’de, Adana’da madenin kirlettiği su yüzünden halk tarlasına giremiyor.Ama bu yasa, şirketi değil, çiftçiyi cezalandırıyor.

●             İzmir’de, Aliağa’da gemi söküm tesislerinden çıkan ağır metaller körfezi zehirliyor. Ama bu yasa, kirliliği temizlemeyi değil, yeni yatırım alanları açmayı önceliyor!”

“TOPLUMCU PLANLAMA, DOĞA HAKKI, HALK MECLİSLERİ”

Karaca konuşmasını, alternatif bir çevre politikası talebiyle sonlandırdı. “Biz karbon borsası değil, toplumcu planlama istiyoruz. Patronların değil, halk meclislerinin sözünün geçtiği bir doğa yasası istiyoruz. Doğayı ‘kaynak’ değil, yaşamın kendisi sayan bir anlayış istiyoruz” ifadelerini kullandı. Karaca, Türkiye’nin dört bir yanındaki çevre mücadelelerinin sesiyle doğayı, emeği ve yaşamı savunmaya devam edeceklerini belirtti.

HABER MERKEZİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ