Panik atakla yaşamak değil, onu yönetmek mümkün

Geçtiğimiz hafta panik atak üzerine yazdığım yazıya birçok geri dönüş aldım. “İlk defa birisi beni bu kadar doğru tarif etti” diyenler, “Bunu eşime okutmalıyım” diyenler… Bu geri bildirimler bana bir kez daha gösterdi ki; panik atağı yaşayanlar yalnız değil, sadece anlaşıldıklarında iyileşiyorlar.

Psikolog Gökhan Bingöl

Bu hafta size panik atağı sadece anlamaktan değil, onunla yaşamayı değil, onu yönetmeyi öğrenmekten bahsedeceğim.

Panik atak geldiğinde yapılan en yaygın hata, o duygudan kaçmaya çalışmaktır. Kaçmak; ya o ortamdan çıkmak, ya da “Hayır hayır, bu olmasın” diye bastırmaya çalışmak şeklinde olur. Oysa panik atak, bastırıldıkça büyür. Kaçıldıkça peşinizden gelir.

Peki çözüm nedir?

Kabul.

“Şu an panik atak geçiriyorum, ama bu geçici.” 

“Vücudum yanlış alarm veriyor. Bu alarm beni öldürmez.”

Bu cümleleri gerçekten hissetmek kolay değildir. Ama küçük bir not: Bu cümleleri düzenli tekrarlayan danışanlarımda, birkaç hafta içinde atakların süresi ve şiddeti ciddi şekilde azalıyor.

İkinci önemli adım: Bedeni eğitmek.

Nefes egzersizleri sadece panik anında değil, her gün yapılmalı. Çünkü beyin, “Her şey yolunda” mesajını yalnızca düşünceden değil, bedenden gelen sinyallerle de alır.

Üçüncü adım ise şu: Panik atağın hayatınızı yönetmesine izin vermeyin.

Yalnız çıkamıyorsanız, yanınıza biriyle çıkın ama çıkın. Otobüste atak gelirse, inmek yerine nefese odaklanın. Çünkü ne kadar çok kaçarsanız, o kadar çok mekan ve durum tetikleyici haline gelir.

Panik atak sizi tanımlar mı? Hayır. 

Ama onu tanımak, çözümün ilk kapısıdır.

Bir sonraki yazımda “Panik atakla baş etmede ilişkilerin rolü”nü ele alacağım.

Unutmayın: Panik atağı yenmek cesaret değil, istikrar ister.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ